Bir Garip hikaye...

 

Çağlar Garip"in doğuştan gelen lenf bezlerinde hastalık nedeniyle vücudu sürekli su topluyordu. Yaşıtları gibi ne çikolata, ne dondurma ne de hamburger yiyebiliyordu.

 

Hastalığını kabullense de ailesinin hastalık nedeniyle kısıtlamalar karşısında isyan ediyor "Özgürlük İstiyorum" diye bağırdı. Ama ciğerlerine akan su durdurulamayan Garip enfeksiyon kapıp özgürlüğüne kavuşamadan yeni mekanına göç etti.

 

Baba Hasan Garip ise 13 yıl boyunca iskambil kağıtlarından kule yapar gibi ince çabalarla hayatta tutmaya çalıştığı oğlunun anısını yaşatmak O'na özlemini gidermek için internet sitesi kurdu. Sitenin girişinde ise , "Merhaba Ben Çağlar Garip. Hayatta kaldığım süre içerisinde yaşabildiklerimi size sunmak istedim. Bundan sonra sizlere hiçbir şey sunamayacağım. Bunu biliyorum. GELDİM, GÖRDÜM, YAŞAMAK İSTEDİM, YAŞATMADILAR, GİTTİM İŞTE..." yazdı.  Baba Garip, "Oğlum yaşamak için çok çaba harcadı. Ama ciğerlerine akan su durdurulamayıp tedavide geç kalındı" diyerek isyan etti.

 

SSK Ankara Etlik Doğum Hastanesi'nde 5 Eylül 1991 tarihinde doğduğunda yaşam Çağlar Garip için gözyaşlarıyla başladı. İlk üç gün sürekli ağlayan Garip'in iki hafta sonra iki tarafından fıtığı patladı. Hacettepe Çocuk Hastanesi'ne kaldırılan Garip henüz 40 günlükken ameliyat oldu. Sağlığında bir düzelme olmayınca SSK Hacettepe'ye kaldırılan Garip'in bir hafta evde iki hafta hastanede geçen hayatına sekiz aylıkken teşhis konuldu. Garip İnstentinal Lenfanjiektazi denilen lenf bezi hastalığına yakalanmıştı. Garip'e daha sekiz aylıkken yağlı ve tuzlu yiyecekler yasaktı. Erken teşhis konulsa anne sütü de yasak olacaktı Garip'e. Yağı Almanya'dan, maması ise Hollanda'dan özel getirildi. Ancak SSK'nın zorlu prosedürünü aşamayan baba Hasan Garip yakınları aracılığıyla mama ve yağdan temin etti. Mama ve yağ kullanmaya başladıktan sonra sağlığı normale dönen Garip, bir süre sonra yağsız ve tuzsuz yemek diyetleriyle yaşama tutundu. Dört yaşına geldiğinde tüm vücudunu su toplamıştı. Garip'in ameliyat olabilmesi için 'katater' lazımdı. Baba Hasan Garip malzemeyi getirtemeyince oğlunu Almanya'ya göndererek O'nu tekrar yaşama bağladı.

 

ÇİKOLATA, DONDURMA YİYEMEDİ

 

Çikolata, bisküvi, dondurma ve kola gibi çocukluğun en sevilen yiyecekleri Garip'e yasaktı. Sokakta çikolata yiyen birisini gördü mü eve ağlayarak gidiyordu. Diğer çocuklarla oynayamıyordu. Eli, kolları ve bacakları şiş olduğu için arkadaşları arasında alay konusu oluyordu. Aile yemeklerinde Garip'in tabağı diğerlerinden hep farklıydı. Gezmeye çıkıldığında ise, dondurmacıların, dönercilerin olduğu sokaklar yasak bölgeydi Garip için.   Bazen de bayramlarda şeker ve çikolata serbestliği geliyordu Garip'e. Ama bayram ertesi hemen hastanede alıyordu soluğu.

 

ÖZGÜRLÜK İSTEDİ

 

Zamanla hastalığını kabullenmeye başlamıştı Garip. İlk zamanlar başarısız olan derslerinde giderek başarısı artıyordu. Bazen hastalığını anne babasından saklıyordu.  Babasının Garip'in geleceğini düşünerek koyduğu sınırlara isyan ediyor, hatta "Özgürlük İstiyorum" diyerek babasına mektup yazıyordu. En son 2004 Ramazan Bayramı öncesi ciğerleri suyla doldu Garip"in. Ailesinden saklamak için test çözüyorum bahanesiyle odasına kapanıyordu. Herkes yattıktan sonrada kucağında bir yastık oturma odasında sabaha kadar uyumadan rahat nefes almaya çalışıyordu. Ancak yorgunluğu anne babasının gözünden kaçmamıştı. 17 Kasım 2004'de hemen hastaneye kaldırıldı.

 

SON BULMACASINI HASTANEDE ÇÖZDÜ

 

Ciğerine sürekli su akıyordu Garip'in Doktorlar bir türlü durduramıyor. Doktorlar nasıl durduracaklarını hesabını yaparken, Çağlar yinede yaşamına kaldığı yerden devam ediyordu. Günlük gazeteleri okuyor, bulmacaları çözüyor ve iyileştikten sonra yapacaklarının planlıyordu. Ancak tedavi süreci uzadıkça Garip'in de umutları azalıyordu. Sürekli "Artık kurtulamam", "Bıktım bu hayattan", "Kurtar beni baba", Mecalim kalmadı", "Artık çıkamam burdan" diyerek üzüntüsünü dile getiriyordu.

 

İSKAMBİL KAĞIDINDAN KULE YIKILDI

 

Ciğerlere toplanan su bir türlü durdurulamayınca enfeksiyon kapan Garip için ayrılık vakti gelmişti. 13 yıl boyunca iskambil kağıtlarından kule yapar gibi ince ince çabalarla hayatta tutulan Garip'in vücudu artık iflas etmişti. 

 

KÜÇÜK KUZU ÇAĞLAR İNTERNETTE

 

O babasının annesinin, abisinin kuzusuydu. Hayatta kalabilmek için çok çaba sarf etmişlerdi. Ama olmadı. Ne baba Hasan, ne anne Nurhayat ne de abisi Çağdaş Garip'in yanlarından ayrılmasını kabul edemiyordu. Garip'i bir şekilde hayatın için de tutmaları gerekiyordu. Baba Hasan Garip büyük maddi sıkıntılar içinde yaşatmak için uğraştığı Garip için bir internet sitesi yaparak özlemeni gidermek istedi. Kendi çabalarıyla www.caglargarip.com.tr' yi kurdu. Küçük kuzusuna dair tüm özel belgeleri tek tek bilgisayara yükledi. Garip'in Rusya'da Çeçenler'in kaçırdığı çocuklarla ilgili, 12 dev adam, IMF, 11 Eylül Saldırıları ile ilgili makalelerini, günlüğünden sayfaları, arkadaşlarının Çağlar ile ilgili duygu ve düşünceleri yazdı. Sitede ayrıca anne ve babasına cep telefonundan attığı son mesajlar, hasta yatağında çözümü yarım kalmış anagram bulmacaya kadar her şeyini yayınladı.

 

YAŞARKEN ANLATAMADI KENDİNİ

 

Baba Hasan Garip, "Aklıma Çağlar geldikçe hemen siteye girip özlemimi gideriyorum. Yaşarken kendisini anlatamadı insanlara küçük kuzum. Ama artık site sayesinde onu tanıyorlar" diyor. Garip'in en çok simit ve çayı sevdiğini anlatan baba Garip, "İş arkadaşlarım yedi aydır yanımda simit yemiyor çay içmiyorlar" dedi.  20.10.2005

  

 

 Ulaş YILDIZ